KAHVENİN TARİHÇESİ

Standard

KAHVENİN TARİHÇESİ :

Kahvenin hikayesini incelediğimizde farklı rivayetler ile karşılaşıyoruz. Çoban Kaldi ve keçiler hikayesibirçok avrupalı kaynakta var olsada; en eski tarihçilerden Ahmet efendi`ye göre hikaye Şazeli ile başlar.

Asıl adı Nurettin Ali bin Abdullah olan (lakabı Ebu`I – Hasan Şazeli) zat, şimdi somali, o tarihte Habeşistan olan bölgede dergah erbabıdır. 700` lü yılların başında tekkesinden kovulup dağlara sürgün edildiğinde gördüğü kahve tanelerinden önce ekmek yaparak hayatta kalır. Bu kullanım yayılarak kahvenin başlangıcını oluşturmuş ve dünyadaki yolculuğu başlamıştır.

Belli dönem Habeşistan – Etiyopya topraklarında kullanılan kahve, en yakın ticaret limanı olan Mocha (Mokka) limanına ulaşır. İçecek olarrak Yemen`e geçişiyle hızlanmış Mocha limanının ticaret hızlılığı ve cazibesi ile Mekke ve Kahire`ye varmıştır. Mekke`de bu dönem itibariyle ¨kaves kanes¨ denilen yerlerde kahveler içilir olmuştur.

Kanuni döneminde, Özdemir Paşa(dönemin Osmanlı Yemen Valisi) Yemen Şehrini Osmanlı topraklarına dahil edip, çok sevdiğini kahveyi İstanbul`a getirir. Ve kahve Osmanlı topraklarına giriş yapar. Kısa sürede hem saray içi hem de halk arasında popülerliği artmaya başlamıştır kahvenin.

Bugün dahi tüm dünyada bilinen ve kabul edilen ilk kahvehane 1554 yılında ¨Taht-ül Kale¨ de (bugünkü adıyla Tahtakale) Halep´li Hakem ve Şam´lı Şems adlı iki suriyeli arap tarafından ¨Kivahan¨ adıyla açılmıştır. İstanbul bu bağlamda dünyanın kafe ve kahvehane kültürünün başlangıcı olmuştur. Özellikle hakın ilgisi ile kısa süre içinde Osmanlı´daki kahvehanelerin sayıları yüzlerle ifade edilir olmuştur.

Kahvenin keşfi nedeniyle Şeyh Şazeli ¨Kahvecilerin pir´i¨ kabul edilmektedir.

Anadolu´da eski birçok kahvehanede ;

¨Her seherde besmele ile açılır dükkanımız, Şazilidir pirimiz üstadımız¨

yazısı görülmektedir o dönemlerde.

 

Osmanlı topraklarından Avrupa´ya geçisi ise hem tüccarların hemde Osmanlı´nın sayesinde oldu desek yanılmamış oluruz. 1600´lü yılların başında özellikle Venedikli Nurbanu Sultan´ın önemli rolü ile Venedikli tüccarların kahveyi incelemesi ve gemilerle Avrupa´ya getirmesi bunun başlangıcı olarak görülebilir. Venedikli bir bitki bilimci olan Prospero Alpinos kahvenin bitki yapısını incelemiş, bunula ilgili detaylı araştırmalarda bulunmuştur. 1592 yılında ¨De Plantis Aegypti Liber¨ adlı kitabında kahveyi tüm detaylarıyla ele almış, bunu Avrupa´da tanıtmıştır.

Ancak Avrupa´ya geçişindeki en önemli gelişme ve milat sayılabilecek olan tarih 1683´tür. Zira bu tarihteki Osmanlı´nın Viyana kuşatmasında kahve çuvalları ile eşekler ve atlar üzerinde taşınan kahve, şehrin alınamaması sonucu geriye götürülmemiş ve orada bırakılmıştır. Rivayete göre Viyanalıların ne olduklarını bilmedikleri ve hayvan yemi zannetikleri bu çuvalları imha etmek amacıyla yakmalarına ramak kala, Osmanlı içinde casus olarak bulunan ve kahvenin ne olduğunu bilen Avusturyalı Kolschitzky bunu engellemiş ve aldığı özel izinle kahveyi kendisi alarak işlemiş, Viyanalılar ile tanıştırmış. Bu sayede Avrupa içindeki yayılıma ciddi bir başlangıç oluşturmuştur. Günümüzde de Viyana´da kafeleriyle ünlü caddenin ismi Kolschitzky´dir.

Daha sonra Fransa, İngiltere ve İtalya gibi Avrupa ülkelerine yayılma devam etmiş ve sıra ile kafe ve kahve içilen, satılan yerler çoğalmıştır. Fransa´da açılan Cafes de Procope Avrupada açılan ilklere bir örnek oluşturmaktadır.

Kahvenin Avrupa´ya geçişinde ilgin gelişmelerde yaşanmıştır. İlk başlarda Hristiyanların kahvenin Osmanlı´dan geçişi ile kahveyi Müslüman içeceği olarak görmesi ve bunu Vatikan´da Papa´nın verdiği fetva ile yasaklaması en uç noktalardan biridir. Gerçi bu fetvadan kısa bir süre sonra kahveyi denemesi ve kendisi ile çelişen şu ifadesi çok ilginçtir : ¨Bu kadar güzel bir içrcrğin sadece Müslümanlara ait olması utanç vericidir.¨

Ardından yeni fetvası ile yasağı kaldırmış ve kahve yoluna son hızla devam etmiştir.

Avrupa´dan Amerika´ya geçiş 19. yüzyılda Gabriel Mathieu de Clieu adlı bir deniz subayı tarafından Martinik´e gelişi ve bahçesine kahve bitkisini ekmesiyle başlangıç alır. Buradan bütün Amerika kıtasına yayılır. Özellikle Brezilya´ya geçişi ve sonrasında bir ağaç hastalığı yüzünden birçok ülkenin kahve bitkisinin zarar görmesi sayesinde Brezilya ciddi bir avantaj elde etmiş ve en büyük üretici haline gelmiştir.

1901 yılında Japon asıllı Amerikalı kimyager Satori Kato instant (hazır) kahveyi keşfetmiş ve 1938 yılından itibaren 2. Dünya savaşı ile beraber çok hızlı bir ilerleyiş yaşanmıştır.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir